Özellikle evli erkekler arasında “Kadına karşı bir hata yapmayalım” anlayışı çok sık yaşanıyor. Kadın duygusal olarak hep daha üst konumda olduğu için sanki yanlışları yapan hep erkeklermiş gibi oluyor. Bir evlilikte mağdur olacak bir taraf şartsa bu kadınlar olmalı diye sanki gizli bir kural var. Erkeğin toplum içindeki güçlü konumunu evde de sürdürmeye çalışması bunun temel nedeni. Bu yüzden mağdur eden taraf çoğunluk onlar oluyorlar. Oysa evlilik yaşamında mağdur olan erkekler var. Bunların arasında bir ressamın hikayesi özellikle kadın erkek demeden bütün herkesi düşündürüyor.
Hem Evli Hem Ressam
Pierre Bonnard genellikle kabul edilen görüşe göre evlendikten sonra gerçek bir ressam oldu. Karısı Marthe adında bir kadındı. Ressamın evlenmeden önceki sevgilisi banyoda intihar etmiş halde bulunmuştu. Bu Bonnard’a büyük darbe vurmuştu ama sonra Marthe ile evlendi. Ve sadece karısının portrelerini çizmeye başladı. Yatak odası hariç evin her tarafında karısının resimlerini gösteren 400’e yakın tablo yaptı. Bütün bu resimlerde Marthe hep sanki Bonnard yokmuş gibi duruyordu. Hatta ressamın kendisi resmin bir yerine kendini koymak için uğraşıyor ama Marthe aldırmıyordu. Sanki kadın hiç poz vermiyordu, evin neresindeyse tuvale öylece dökülüyordu. Bu fotoğraf sanatının konuları hazırlıksız yakalama çabasına çok benziyordu. Ressam bu tür resimlerle “Marthe beni umursamadan yaşıyor olabilir, ama ben onun hayatının bir parçası olmayı sürdürüyorum” diyordu. Bu, mağduriyet değil midir?