İlaç reçetelerini herkes bilir ama son yıllarda özellikle Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde obeziteyle mücadele sürecinde bir de kişiye özel spor reçeteleri yaygınlaştı. Bu reçeteler sayesinde devamlı bir hastalığı olanlar bile kendilerine göre spor yapabiliyorlar. Kullanılan ilaçların dozları da bu spora göre ayarlanıyor. Diyabet, astım veya kronik kalp hastalığı olanlara bile uygun spor reçeteleri var. Ama özellikle astım hastaları için sadece söylenen sporu yapmak ve gerektiği süre kadar yapmak önemli. Astımlılar spora başlamadan 30 dakika kadar önce kısa etkili, soluyarak kullanılan ilaçlarını almalılar.
Yüzme gibi nemli ortamlarda yapılan sporlar ise onlara önerilmiyor. Şeker hastaları ise spor sonrasında sıklıkla şeker düşüklüğü atakları yaşadıkları için hareket etmekten kaçınıyorlar. Diyabete bağlı gelişen sağlık sorunlarını yaşayanlara da yüksek yoğunluklu egzersizler tabii ki önerilmiyor. Ama örneğin aerobik kan basıncını dengeleyip, kan şekerini kontrol altına almada, kolesterol düşüklüğünü sağlamada ve kilo vermede en uygun spor olarak kabul ediliyor. Yani son yıllarda hastalıklara ve kullanılan ilaç tedavilerine göre spor türünün, süresinin, yapılış şeklinin, öncesi ve sonrası yapılması gerekenlerin spor etkinliğini arttırmada, zararlarını ise azaltmada önem taşıdığı kesinleşmiş durumda. Ne durumda olursak olalım harekette fayda olduğu kesin, sağlık demek hareketli olmak demek.